Allah Sabredenlerle Beraberdir

Allah Sabredenlerle Beraberdir

Sabır kelimesi sözlükte; güçlü ve dirençli olmak anlamına gelir. Ahlaki ve dini bir terim olarak sabır; çeşitli zorluk, sıkıntı ve musibetlere karşı dirençli davranarak, yanlış tepkilerde bulunmamak ve yaşanan olumsuzlukları olumluya çevirmek için metanetini muhafaza edip elinden gelen meşru gayreti devam ettirmek, elde edilemeyen şeylere haram ve yasak yollardan ulaşma konusunda istekli olmamak ve her türlü günah karşısında nefsine hâkim olmak, demektir. Allah’ın isimlerinden biri de Sabur’dur. Allah, sabırlıdır; kullarının günahlarını cezalandırmakta acele etmez; onlara, tövbe edip kendilerini düzeltmeleri için fırsat verir. Bizler de insanlarla ilişkilerimizde sabırlı olmalıyız. Sabretmeyen kişi, yanlış işler yapar. Sabreden kişi ise, nefsini yanlış iş yapmaktan korumuş olur. Hz. Muhammed (s.a.v.) sabrın bu özelliğini; "sabır ışıktır."[1] cümlesi ile ifade buyurmuştur. İnsan sabırsız davranarak değil sabredip nefsini dizginleyerek kahramanlık mertebesine ulaşır. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.)in buyurduğu gibi; "Gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir."[2] Sıkıntı ve zorluklar karşısında, Calut ve askerleriyle karşı karşıya gelen Talut’un askerleri gibi dua etmeliyiz: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et.”[3] İnancından ve dini yaşantısından dolayı baskı ve haksızlıklara maruz kalındığında ise, Hz. Musa ile yarışa girip onu sihirleriyle yenmeye çalıştıktan sonra gerçekleri anlayıp iman etmeleri sebebiyle Firavun’un tehditleriyle karşılaşan kişiler gibi dua edilmelidir: "... Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.”[4] İslamiyet’i tebliğ ettikleri için, inkarcıların alay ve aşağılamalarına muhatap olanlar, Allah’ın, müşriklerin şiddetli muhalefetleriyle karşılaşan Hz. Muhammed (s.av.)’e yaptığı sabır tavsiyesini, genel anlamda kendileri için de yaptığını unutmamalıdırlar: "(Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret."[5] Evet, sabır, sabır, sabır. 1.Allah Sabretmeyi Emretmektedir: "Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz."[6] Allah’tan gelen zor emirler karşısında yan çevirmeyip, sabretmek ve düşmana karşı sebat etmek gerekir. Sabır, başarının şartıdır. "Sabret! Çünkü, Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez."[7] Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirme hususundaki zorluklara ve müşriklerin verdikleri eziyetlere sabırlı olmak icap eder. "Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme."[8]  Allah, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e, peygamberlik görevi sırasında karşılaştığı sıkıntılara karşı sabırlı olmasını, bu hususta başarılı olmanın büyük bir şeref olduğunu ve bu başarıya da ancak Allah’ın yardımı ile erişilebileceğini bildirmektedir. Bu durum, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in yolunu takip edenler için de geçerlidir. "Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir."[9]  Bu ayette; namaz kılmak, iyiliği emretmek, kötülükten vazgeçirmek ve başa gelen sıkıntılara sabretmek birlikte emredilmektedir. Hz. Lokman’ın, oğluna verdiği bu öğütler, bütün Müslümanlar için geçerlidir. 2. Allah Sabredenlerle Beraberdir: "Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Muhakkak Allah sabredenlerle beraberdir."[10] Bir mü’min için Allah’ın kendisiyle beraber olmasından daha büyük bir mazhariyet düşünülemez. Allah’ın rızasını kazanarak iyiliklere kavuşmak için sabretmek gerekir. “… Nice az bir topluluk, Allah’ın izniyle çok bir topluluğa gâlip gelmiştir. Ve Allah, sabredenlerle beraberdir.”[11] Zafer, sayı çokluğu ile değil, Allah’ın yardımı ile elde edilir. Allah, koruması, gözetmesi ve desteğiyle sabredenlerle beraberdir.[12] “Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz. Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir."[13] Bu iki ayette, cihad sırasında başarılı olmanın şartları şöyle sıralanmıştır: 1.Sebat etmek. 2. Allah’ı çokça anmak. 3. Allah’a ve Resulüne itaat etmek. 4. Birbiriyle çekişmemek. 5. Sabretmek. Ayette bu beş şart sırayla sayıldıktan sonra, Allah’ın sabredenlerle beraber olduğu belirtilmektedir. 3.Allah Sabredenleri Sever: "Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever."[14] Bu ayetten şunu anlıyoruz: Allah, kendi yolunda sebat göstererek bir takım musibet ve zorluklara katlananları sevmektedir. Allah’ın sevgili kulu olmak isteyeler, Allah yolunda zaafa düşmeyip görevlerini yerine getirmede sabırlı olmalıdırlar. Sabır, başarının anahtarıdır. 4.Allah, Sabredenleri Müjdelemektedir: "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele."[15]  Bu dünya, bir imtihan dünyasıdır. Karşılaşacağımız imtihanlardan bir kısmı ise şöyledir: 1.Korku. 2.Açlık. 3.Mallarımızın bir kısmının yok olması. 4.Yakınlarımızın bir kısmının ölmesi. 5.Ürünlerimizden bir kısmının telef olması. Sayılan bu imtihanlar neticesinde başarılı sayılmamızın şartı, sabırdır. Allah, bu tür imtihanlar karşısında sabırlı davrananların müjdelenmesin istemektedir. Allah’tan gelen bir müjde ile müjdelenmeyi hak edenlere ne mutlu! Sabreden mü’minler, sabrettiklerini şöyle gösterirler: "Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler."[16] Sabrın şartı, Allah’tan gelene razı olup, ona döneceğimize kesin olarak iman etmektir. 5.Allah, Sabredenlere Yardım Eder: "Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir."[17]  Allah, eziyete uğradıkları halde, İslamiyet’i yaşamaktan ödün vermeyerek, hicret eden, sabreden ve cihad eden mü’minlerin yanındadır, onlardan yanadır. 6.Allah, Sabredenlerin Mükâfatını Kat Kat Verecektir: "Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bâkidir. Elbette sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz."[18] Sabredenler, tükenmeyen ve baki olan nimetlerle mükâfatlandırılacaklardır. "İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. Orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir.”[19] Allah’ın emir ve yasaklarına titizlikle uyma konusunda sabırlı davrananlar, cennetin en yüksek makamlarında hürmet ve selamla karşılanacaklardır. "İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükâfatları iki defa verilecektir. Bunlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızası için harcarlar."[20] Ehl-i kitaptan olup Müslüman olanlar, önce kendi peygamberlerine daha sonra da Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman ettikleri için iki kat sevap alırlar.[21] “Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir."[22] İslam’ı yaşama konusunda sabır ve tahammül göstererek, gerektiğinde hicret edenlere, mükâfatları hesapsız olarak verilecektir. "Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder"[23] Bu dünyada Allah’ın emirlerini yerine getirirken sabredip bir takım dünyevi nimetlerden feragat eden mü’minler cennet ile ve cennetteki bitip tükenmez üstün nimetlerle mükâfatlandırılacaklardır. "Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muratlarına erenlerdir."[24] Onlar ebedi nimetlere kavuşup kurtuluşa ermişlerdir. 7.Allah Sabretmeyi, Doğru ve Muttaki Olanların Sıfatları Arasında Saymaktadır: "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir."[25] Bu ayette iyilik olarak sayılan hususlar şunlardır: 1-İnanılması gereken hususlara inanıp Mü’min olduktan sonra, mala olan sevgisine rağmen, onu ihtiyaç sahiplerine dağıtmak. 2-Namazı dosdoğru kılmak. 3-Zekât vermek. 4-Antlaşma yapıldığında sözlerini yerine getirmek. 5-Zorda, hastalıkta ve savaş kızıştığında sabretmek. 8.Allah, Sabretmeyi Üstün Nitelikler Arasında Saymaktadır: "O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür)."[26] "Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir."[27] "Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır."[28] 9.Allah, Zor Zamanlarda Sabredenleri Korur: "Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır."[29] Allah’ın, bizleri, İslam düşmanlarının hilelerinden koruması için, sabırlı ve muttaki olmamız gerekmektedir. "Evet, siz sabır gösterir ve Allah'tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder."[30] Bu ayet, Allah’ın Bedir Savaşında. Sabır gösteren takva sahibi mü’minlere yaptığı yardımı anlatmakla birlikte; genel olarak, zor zamanlarda Allah’tan yardım görmek isteyenlerin, sabırlı ve muttaki olmaları gerektiğini de belirtmiş olmaktadır. 10.Allah, Kullarını Cennete Göndermeden Önce Sabredenleri Ortaya Çıkaracağını Haber Vermektedir: "Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?"[31] Bu ayet ile, mü’minlerden, imanlarını ve kutsal değerlerini koruma uğrunda mal ve canlarını feda edebilenlerle mallarını ve canlarını kutsal değerlerin üstünde tutanlar birbirlerinden ayırt edilmedikçe cennete girmeyi düşünmemeleri gerektiği bildirilmektedir.[32] 11.Sabır, Mü’minlerin Gücüne Güç Katar: "... Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir."[33] Savaş esnasında sabır, Allah’ın izin ve inayetiyle, Müslümanların gücüne, en az bire iki oranında güç katar. 12-Mü’min Kişiye Düşen, Güzelce Sabretmektir: “Mü’min "Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakup dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”[34] Yakup (a.s.), sevgili oğlu Yusuf’un kurt tarafından yenmediğini bilmiş, ancak oğullarıyla bir mücadeleye girmek yerine sonucun aydınlığa kavuşması için güzelce sabretmeyi tercih edip örnek bir davranış sergilemiştir. "... Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. ..."[35] Hz. Yakup, oğlu Yusuf’tan ayrı kaldıktan yıllar sonra, Mısır’a giden oğlu Bünyamin’in dönmemesi üzerine de kendisine düşenin güzel bir sabır olduğunu ifade ederek kendisinden sonra yaşayacak bütün insanlara örnek olacak bir davranış göstermiştir. “Eyyub'u da (an). Hani Rabbine: «Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin» diye niyaz etmişti. Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik. İsmail’i, İdris’i ve Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi."[36] Hz. Eyyub yakalandığı hastalığa sabretmiş ve Allah’tan şifa dilemiştir. Allah, onun hastalığına şifa vermenin yanı sıra başka nimetler de verdi. Allah, sabredenlerden hoşnut olduğunu belli ederek, sabretmelerine övgü  anlamında İsmail (a.s.), İdris (a.s.) ve Zülkifl (a.s.)’in da anılmasını istemiştir. 13.Allah’ın Rızasına Ermek İçin Sabretmek Gerekir: "Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır"[37] Görüldüğü gibi, Allah’ın rızasını kazanmak için, diğer sorumluluklarımızı yerine getirmemizin yanı sıra sabretmemiz de gerekmektedir. "Rabbinin rızasına ermek için sabret."[38] Allah, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in İslamiyet’i tebliğ ederken kavminden göreceği eziyetlere sabretmesini emretmektedir. Bu çerçevede İslamiyet’i tebliğ eden alimler de bir takım zorluklara karşı sabretmelidirler. 14.Ceza Vermektense Sabretmek Daha Hayırlıdır: "Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır."[39] Cezalandırma, ancak misliyle olabilir; intikam hisleriyle mislini aşmak yasaktır. Sabredip cezalandırmaktan vazgeçmek ise daha hayırlıdır; asıl erdem, cezalandırmaktan vazgeçebilmektir. 15.Melekler, Dünyada iken Sabredenleri Cennette Selamla Karşılarlar: "... (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler)."[40] Dünyada iken, gerek Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirme  hususunda gerekse çeşitli zorluklar sırasında sabırlı davranan mü’minler, cennette melekler tarafından selamla karşılanırlar. Bunun anlamı şudur: Artık çektiğiniz sıkıntı ve zorluklar sona erdi, Bundan sonra cennette ebediyen güven, huzur ve bolluk içinde yaşayacaksınız. 16.Sabrı Tavsiye Etmek, Hüsrana Girmemek İçin Sahip Olunması Gereken Dört Özellikten Biridir: "Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır."[41] Dört grup  insan ziyan içinde değildir: 1-İman edenler. 2-Salih amel işleyenler 3-Hakkı tavsiye edenler 4-Sabrı tavsiye edenler. İman edip Salih amel işleyenler zaten hem hak olana uymuşlar hem bu görevlerini yaparken doğal olarak sabırlı davranmışlardır. İyi bir insan, kendisi bu özelliklere sahip olduğu gibi, anılan özellikleri başkalarına da tavsiye ederek, hem kendi nefsi açısından hem de öteki insanlar açısından dini sorumluluğunu yerine getirmiş olur. İnsan, ziyanda olmamak için, hem kendisi iyi bir kul olmalı hem de başkalarının da iyi birer kul olmaları için hakkı ve sabrı tavsiye etmelidir. Sabır sahibi olmak ve başkasına da sabrı tavsiye etmek, hüsranda olmamanın olmazsa olmaz şartıdır. Sabır Konusunda Son Olarak Şunları Söyleyelim: Allah’ın “Sabredin.”[42] emrine uymak için sabredelim. Allah’ın bir isminin de Sabur olduğunu bilerek; “Ya Sabur, Ya Allah!” deyip sabredelim. İbadetlerimizi yerine getirme konusunda, sabredelim. Günahlara girmemek ve yanlış işler yapmamak için, sabredelim. Dünya imtihanında başarılı olabilmek için, sabredelim. Doğru işlerimizi tamamlayabilmek için, sabredelim. Hastalandığımızda, hem tedavi olmak için gerekli sebeplere tevessül edelim hem de tam bir tevekkül içinde sabredelim. Allah’ın bizimle beraber olması için, sabredelim. Allah’ın bizi sevmesi için, sabredelim. Allah’tan yardım görmek için, sabredelim. Allah’ın mükâfatına nail olmak için, sabredelim. Doğru ve muttaki olmak için, sabredelim. Allah tarafından korunmak için, sabredelim. Allah’ın rızasını kazanmak için, sabredelim. Cennete girmek için, sabredelim. Hüsrana uğramamak için sabredelim. Ali Bozkurt Dini Haberler

[1] Müslim, Tahâret-1 [2] Müslim, Birr-106, Ebu Davud, Edeb-3 [3] 2/Bakara-250 [4] 7/A'raf-126 [5] 70/Mearic-5 [6] 3/Al-i İmran-200 [7] 11/Hud-115 [8] 16/Nahl-127 [9] 31/Lokman-17 [10] 2/Bakara-153 [11] 2/Bakara-249 [12] Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, C: 1, S: 292 [13] 8/Enfal-45.46. [14] 3/Al-i İmran-146 [15] 2/Bakara-155 [16] 2/Bakara-156 [17] 16/Nahl-110 [18] 16/Nahl-96 [19] 25/Furkan-75.76. [20] 28/Kasas-54 [21] Müslim, İman-241 [22] 39/Zümer-10 [23] 76/İnsan/Dehr-12 [24] 23/Mü'minun-111 [25] 2/Bakara-177 [26] 3/Al-i İmran-17 [27] 22/Hac-35 [28] 33/Ahzab-35 [29] 3/Al-i İmran-120 [30] 3/Al-i İmran-125 [31] 3/Al-i İmran-142 [32] DİB Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, C: 1, S: 680 [33] 8/Enfal-66 [34] 12/Yusuf-18 [35] 12/Yusuf-83 [36] 21/Enbiya: 83-85 [37] 13/Ra'd-22 [38] 74/Müddessir-7 [39] 16/Nahl-126 [40] 13/Ra'd-24 [41] 103/Asr: 1-3 [42] 3/Al-i İmran-200