RAHMET VE MAĞFİRET AYI OLAN RAMAZAN-I ŞERİF

RAHMET VE MAĞFİRET AYI OLAN RAMAZAN-I ŞERİF

Ebubekir TANRIKULU Diyanet İşleri Başkanlığı UZMAN RAHMET VE MAĞFİRET AYI OLAN RAMAZAN-I ŞERİF ORUÇ VE KUR’AN MÜ’MİNLERİN BAYRAMI GELİYOR  Euzübillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym İlahi ente maksudi ve rıdake ve likaike matlubi Elhamdulillahi Rabbil alemiyn vessalatü vesselamu ala rasulina Muhammedin ve ala alihi vesahbihi ecmaiyn. Aziz Kardeşlerim! شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪يٓ اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿185﴾ “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara suresi, 185) Maddi dünyamızın mevsimleri var olduğu gibi, manevi dünyamızın da mevsimleri vardır. Ramazanın girmesiyle birlikte kâinatta adeta manevi bir mevsim değişikliği olur. Ramazan manevi dünyamızın baharıdır, yazıdır. Kâinat şenlenir, dünya Cennetten kopup gelen bir hava ile dolup taşar. Melekler müminlerin çevresini sarar, Melekler Ramazan ayında Hak huzurundan müjdeler getirir, kâinatın Rabbinden selamlar ve mağfiret getirir, mümin kalplere, insanların yürekleri emniyet ve sükûn duygularıyla dolup taşar. Mukaddes kelam Kur’an-ı Kerimin nazil oluşunun yıldönümünü, müminlerle birlikte melekler, cinler, ağaçlar, böcekler, çiçekler, kurtlar, kuşlar, kara, deniz ve gökyüzü kutlar. Görünen ve görünmeyen âlemlerde bir bayram havası eser. Müminler, bu mübarek zaman dilimini fırsat bilerek değerlendirirler. Rablerine karşı kulluklarını ve acziyetlerini apayrı bir şekilde gösterirler. Tam bir ihlas ve şuurla ibadet ve itaate koşarlar. Ramazan her yönüyle bir ibadet mevsimidir. Her mümin Müslüman, namazı, orucu, iyilikleri ve duasıyla bu rahmet ve bereketten nasibini almaya çalışır. Bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu günahları için Allah’tan af ve mağfiret diler. Rabbine niyaz da bulunur. Cenâb-ı Hak da kulunun bu samimi dua ve niyazını karşılıksız bırakmaz, günahlarını affeder. Rahmetiyle muamele eder. Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruç tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru içinde geçirenler pek çok nimete mazhar olurlar. Bu ayın Cenâb-ı Hakk’ın katında müstesna yeri vardır. Ashab-ı kiramdan Ubâde bin Samit (r.a.) anlatıyor: “Ramazan ayının başladığı, bir günde Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurdu: “İşte rahmet ve bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ay,yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin ibadet ve iyilikte yarışmanıza bakar da bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah’a sevdiriniz. Asıl bedbaht olanda, bu ayda Allah’ın rahmetinden nasibini alamayandır.”(et Tergib vet Terhib, 2/99) Selman-ı Farisi (r.a.) naklettiği bir hadisi şerifte de: Resulü Ekrem (s.a.v) Şaban ayının son günlerinde bize irad ettiği bir hutbede şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınızın üstüne düştü. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi vardır. Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazı meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap kazanır. Bu ayda bir farzı yerine getirmek, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer. Bu ay, Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır. Bu ay müminlerin rızkını artıracak aydır. Bu ayda herkim oruçlu bir mümine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına vesile olur. Oruçlunun da sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur. Ashaptan bazıları: “Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar ettirecek durumda değiliz.” dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v): “Allah bu sevabı bir tek hurma ile bir içim su ile bir yudum süt ile oruçlu mümine iftar ettirene de verir.” buyurdular. Hutbelerine devamla: “Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur. Bu ayda kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin, çalıştırdığı kişilerin) işini hafifletirse, Allah’ta onu affeder ve Cehennemden uzak tutar. Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız. Bu dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. Diğer ikisinden ise hiçbir zaman ayrı kalamazsınız. Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerden birisi bu ayda çokça kelime-i şehadete, tevhide devam etmeniz, diğeri de Allah’tan estağfirullah diyerek mağfiret dilemenizdir. Vaz geçemeyeceğiniz iki hasletten biri Allah’tan Cenneti istemek, diğeri de Cehennemden Allah’a sığınmaktır. Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah’da onu mahşer günü benim havzımdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.”(Et Tergib vet Terhib, 2/94) Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: “Ramazan ayı girdiği zaman Cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kilitlenir, şeytanlar zincire vurulur.”(Buhari, Müslim) “Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayâsızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur. Allah yolunda bir gün oruç tutanın yüzünü Allah yetmiş yıl ateşten uzaklaştırır.” (Müslim) “Cennette Reyyan adında bir kapı vardır. Kıyamet gününde oradan yalnız oruçlular girer. Onlarla birlikte başka kimse giremez. Nerede oruç tutanlar? Diye çağrılır ve onlar da o kapıdan girerler. Sonuncusu da girdimi artık kapı kapanır, kimse giremez.” “Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.” (Tirmizi) “Oruçlunun iftar vaktinde yaptığı dua reddolunmaz. Kim kötü söz ve davranışları bırakmazsa, Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur. Oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Ramazan orucunu tutup ölen kimse,Cennete girer.” (Deylemi) Ramazan ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş. Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek.” denir. (Nesei) “Oruç tutan müminin susması tesbih, uykusu ibadet, duası müstecap ve amelinin sevabı da çoktur.” (Deylemi) “Bilhassa oruçlu iken çirkin söz söylemeyin. Birisi size sataşırsa, ona “ben oruçluyum” deyin.” (Buhari) “Sahurun tamamı berekettir. Bir yudum su içinde olsa sahura kalkın. Allah’u Teâla ve melekleri sahura kalkanlara salat ve selam ederler.” (İmamı Ahmed) “İftarı acele ediniz, sahuru geçe bırakınız.” “Oruçla Kur’an kuyamet gününde kula şefaat edecektir.” “Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahurda bereket vardır.” “Bizim orucumuzla ehli kitabın orucu arasındaki fark sahur yemeğidir.” (Müslim, Sıyam, 45-46) “Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” (Müslim, salatu misafirin, 173-174; R.Salihin, 2/463) “Bir kimse Ramazanı şerifin gecelerinde, ibadetin sevabına inanarak ve mükâfatını sadece Allah’tan umarak Onun rızası için teravih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (R.Salihin, 2/40) “Ashab-ı Kiram diyor ki: “Allah Resulü insanların en cömerdi idi. Bilhassa Ramazan da Cebrail (a.s.) ile karşılaştığı zaman cömertliği son dereceyi bulurdu. Cebrail(a.s.) Ramazanın her gecesinde Efendimizle (s.a.v) buluşup karşılıklı olarak birbirlerine Kur’an okurlardı.İşte böylece Resulullah (s.a.v) Cebrail (a.s.) ile buluştuklarında insanlara rahmet getiren rüzgarlardan daha cömert ve daha faydalı olurdu.” (Müslim, Fedail, 50; R. Salihin,2/ 491) Onun için asrısaadette olduğu gibi bu günde yarında Müslümanlar olarak, Oruca, iftara, sahura, teravihe, geceleri ihya etmeye, mukabeleye, yoksulları gözetmeye devam etmeliyiz. Bu güzelliklerimizi gelecek nesillere de aktarmalıyız. TERAVİH NAMAZI Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan, sünneti müekkede bir namazdır. Kadın ve erkek, mukim veya yolcu bütün Müslümanların kılabileceği 20 rekatlık bir namazdır. Oruc’un değil Ramazan ayının sünnetidir. Teravih, Arapça terviha kelimesinin çoğulu olup, “rahatlamak, dinlendirmek” manalarına gelir. Her dört rekâtın sonundaki oturuş, terviha olarak adlandırılmış, sonra bu kelimenin çoğulu olan teravih kelimesi Ramazan gecelerinde kılınan (nafile sünnet) namazın adı olmuştur. Yatsı namazının son sünnetinden sonra, Vitir namazından önce kılınır. Teravih namazının cemaatle kılınması kifai sünnettir.2-4-8-10 rekâtlarda selam verilerek kılınabilir. Efdal olanı 2 ve 4 rekât da bir selam vererek kılmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), Teravih namazını birkaç gece dışında sürekli tek başına kılmıştır. Kim Ramazan namazını (Teravih) inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuştur. (Buhari, Salatu Teravih, 1; Müslim, salatu müsafirin, 174) Bir hadisi şerifte de, Peygamber Efendimiz (s.a.v)Ramazanda Mescid-i Nebide itikâf içinde hasırdan yapılmış bir hücrede, Ramazanın son on gününde birkaç defa (iki veya üç gece) buradan çıkıp cemaate yatsı ve teravih namazı kıldırır. İnsanların yoğun ilgisi olunca,bir başka gece yatsı namazını kıldırır hücresine çekilir. Ashab-ı kiram teravih kılmak için beklerler. Hatta Resulullah (s.a.v)’ın çıkacağını sandıkları için uyuyorsa uyansın diye öksürmeye başlarlar. Resulullah (s.a.v) Sabah namazı vaktinde hücresinden dışarı çıkıp orada bulunan Müslümanlara; “Sizin teravih kılmak hususundaki arzunuzun farkındayım, bu namazı size kıldırmam için bir engel de yoktur. Fakat teravihin size farz kılınmasından endişe ettiğim için çıkıp kıldırmadım. Şayet farz kılınacak olsa, bunu hakkıyla yerine getiremezsiniz. Haydi, evlerinize gidiniz. Farz namazlar dışında, kişinin kıldığı en faziletli namaz evinde kıldığı namazdır.” (Buhari, salatu Teravih, 2; Müslim, salatu misafirin, 178) Peygamber Efendimiz (s.a.v)in vefatından sonra, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer (r.a.) döneminde teravih namazları münferiden, cemaat olmaksızın kılınıyordu. Bir Ramazan gecesinde Hz. Ömer (r.a.) mescide geldiğinde halkın dağınık vaziyette teravih namazı kıldığını görünce, halkın derli toplu disiplinli bir şekilde bir imamın arkasında cemaatle namaz kılmalarının uygun olacağını düşünmüş ve ertesi gün Übey b. Kâ’b-ı (r.a.)teravih imamı tayin etmiştir. Ashab-ı Kiram zamanında teravih namazının 20 rekat kılındığı konusunda icma vardır.Hz. Ömer (r.a.)’ın başlattığı bu uygulama Hz. Osman(r.a.), Hz. Ali (r.a.) zamanında ve daha sonraki zamanlarda ve günümüzde bütün İslam aleminde aynen devam etmektedir. Ramazan ve Kur’an Semavi kitaplar da Ramazan ayında indirilmiştir. İbrahim (a.s.)’ın sahifeleri Ramazan üç gece geçtikten sonra. Tevrat, Musa (a.s.)’a Ramazandan altı gece geçtikten sonra, İncil, İsa (a.s.)’a Ramazandan onüç gece geçince, Zebur, Davut (a.s.)’a Ramazandan Onsekiz gece geçince, Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed Mustafa(s.a.v)’e Ramazan ayında Kadir gecesinde 27. gece nazil olmaya başlamıştır. “Allah kimin gönlünü İslam’a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzerinde olmaz mı? Kalpleri Allah’ı anmak, hususunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler.” (Zümer suresi, 22) “Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve mükerrem gelen kitabı, sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların bu kitaptan derileri ürperir, sonra hem derileri ve hem de kalpleri, Allah’ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın dilediğini onunla doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.” (Zümer suresi, 23) Kâbe’de ilk Kur’an okuyan sahabe Abdullah bin Mesud (r.a.) bir kuşluk vakti Rahman suresini okurken; “Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla Rahman Kur’an-ı öğretti. İnsanı yarattı. Beyanı belletti. Güneş ve Ay hesaba göredir. Otlar ve ağaçlar O’na secde ederler.” (Er Rahman suresi, 1-4) Kureyşliler Kur’an ayetlerini işitince, İbni Mesudun üzerine çullandılar, dövmeye başladılar, onlar vurdukça o okuyordu. - Kur’an ruhlara tesir ediyor, müşrikleri çıldırtıyordu. - Bugün de Kur’an ruhlara tesir etmektedir. Hz. Ömer’e Kur’an’ın tesir edip Müslüman oluşu bunun en güzel örneğidir. İlk ve son nazil olan ayetler: - İlk nazil olan ayet İkra suresinin ilk beş ayeti, sonra Müddessir suresinin başı, sonra Nun vel Kalem.- İlk nazil olan sure Fatiha suresi.- Son nazil olan ayet “Bugün sizin için dininizi ikmal ettim.” Veda haccında nazil oldu. Bu ayetten sonra Resulullah 81 gün daha yaşadı. Hz. Ebubekir(r.a) ilk anlayan oldu. Kemalden sonra zeval var dedi ağladı. “Allaha döneceğiniz o günden sakının.” Son inen ayet budur. Bundan sonra Resulullah(s.a.v) 9 veya 7 gün yaşadı. Ashab-ı Kiram bundan acı haberin yaklaştığını anladı. Son inen sure Nasr suresi. Kur’an-ı Kerim’in İsimleri: En meşhur 4 isim Kur’an, Kitab, Zikir, Fûrkan. Diğer isimleri de: Nûr, Hüda, Hakîm, Beyan, Mev’ıza, Belağ,Şifa, Rahmet, Rûh, Hak, Adl, Mecid, Aziz, Kerim,Mübarek v.s.Mevzuatul Ulum, bu isimleri 55 kadar sayar. Ayet: Alamet, nişan, ibret, emri acib, mucize, bürhan,delil manalarına gelir. Sûre: Yüksek makam, yüce derece, şeref ve şan, alamet ve nişan, bir yer etrafında çevrilmiş sur, hisar manalarına gelmektedir. Kur’ın-ı Kerim’de 114 sure, 6666 ayet, 14 secde, 1000 ayet emir, 1000 tanesi Nehiy, 1000 tanesi Müjde, 1000 tanesi Azab, 1000 tanesi Haber, 1000 tanesi Misal, 500 tanesi Ahkâm, 100 tanesi Dua tesbih, 66 tanesi Nasih ve Mensuh. Kelime sayısı 77.389, Harf sayısı 321.585 tir. 48.822 = ا 10.426 = ب 10.476 = ت 1.404 = ث 1.322 = ج 4.138 = ح 1.532 = خ 1.778 = د 4.978 = ذ 12.070 = ر 1.608 = ز 11.599 = س 1.125 = ش 7.708 = ص 5.382 = ض 1.264 = ط 842 = ظ 9.414 = ع 1.319 = غ 1.479 = ف 6.820 = ق 10.512 = ك 31.522 = ل 26.422 = م 26.555 = ن 25.080 = و 19.070 = ه 4.709 = لا 15.719 = ى Zamahşeriye göre. Üstün sayısı : 370.143 Ötre sayısı : 40.804 Esre sayısı : 309.586 Hemze sayısı : 3.273 Med sayısı : 1.771 Şedde sayısı : 19.253 Nokta sayısı : 156.631 Hurufu mukatta : 29 surenin başında. Kıraat İlmi ve Kurra: Kurra kelimesi kırattandır. Kıraat okumak ve tilavet manasınadır. Tilavet, Kur’an-ı Kerim okumaktır. Tane tane, kolay geleni okumaktır. Tertil ise, güzel, uygun ve hoş bir seda ile tane tane okumaktır.
  1. Sahabe de Meşhur Kurralar: Hz. Osman, Hz. Ali,Übey ibni Kâ’b, Zeyd bin Sabit, Abdullah Ubni Mesud,Ebûd Derde, Ebu Musa el-Eşari (r.anhüma). Tabiinden: Medine de, Said İbni Müseyyeb; Mekke de, Âta, Mücahit, Tavus, İkrime; Basrada, Amir, Nasr bin Alim, Yahya b. Yaser; Kufe de, Alkame, Esved, Mecruh,Said İbni Cübeyr, Şa’bi, Nehai; Şam da, Mugire bin Ebi Şihab (r.aleyh). Mütevatir Kıraatler (7 kıraat Meşhur imamlar) 1- İbni Kesir – Mekke 2- Nafi – Medine 3- İbni Amir – Şam 4- Ebu Amr – Basra 5- Hamza – Kufe 6- Kisai – Kufe 7- Asım – Kufe (Bizim Kıraat imamımız) Kur’an-ı Kerim başka bir dile tercüme edilebilir. Ama başka bir dille ibadet yani Namaz da okunamaz. - İnsanlığı dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak olan Allah’ın son kitabı Kur’an-ı Kerim, Kadir gecesinde indirilmiştir. Kur’an ki, kalplere nur, ruhlara gıda, dertlere şifa ve insanlık için tek saadet kaynağıdır. Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun ki, bizleri bu mübarek gün ve gecelere eriştirmiş. Habibi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya ümmet eylemiştir. Bu ne büyük bir nimettir. Ramazan ayı, orucu, iftarı, sahuru, okunan, dinlenen mukabeleleriyle, dolan camileri, dinlenen vaaz ve nasihatlarıyla, yapılan hayır ve hasenatlar la bir rahmet ve bereket ayıdır. Onun için asrısaadette olduğu gibi bu günde yarında Müslümanlar olarak, Oruca, iftara, sahura, teravihe, geceleri ihya etmeye, mukabeleye, yoksulları gözetmeye devam etmeliyiz. Bu güzelliklerimizi gelecek nesillere de aktarmalıyız. Ebubekir TANRIKULU Hoca Kadiriyyei Halisiyyei Hayriyyenin Hadimül Fukarası