NASIL DUA EDELİM

NASIL DUA EDELİM

NASIL DUA EDELİM

 
Dua konusunda daha önce bir yazı yazmıştım. Ancak son zamanlarda yapılan dualara ve özellikle de dua ifadelerine, duaların diline bakınca bu konuda bir yazı daha yazma ihtiyacı hissettim. Özellikle sosyal medyada bazı özel günlerde yapılan paylaşımlara ve mesajlara baktığımızda çok güzel dua ifadelerine veya yaldızlı sözlere bol miktarda rastlamaktayız. Bir mesaj attık mı oh ne rahat her şey güllük gülistanlık. En iyi, en kaliteli Müslüman benim, bütün dini görevlerimi yaptım edası içinde hayatımıza devam ediyoruz. Dua kelimesi sözlükte; çağırmak, seslenmek, istemek, yalvarmak, Allah’a yönelmek, yardım talep etmek,  söz vermek, sığınmak gibi manalara gelir. Terim olarak ise; Kulun Allah’a sığınma ve yakarışını, Allah’ın yüceliği karşısında kulun güçsüzlüğünü itiraf etmesini, sevgi ve tazim (yüce bilme) duyguları içerisinde lütfunu, yardımını ve affını dilemesini ifade eder. Yine dua, bir kulun Allah’ın yüceliği ve azameti karşısında kendi zayıflığını kavramak yoluyla Allah’ın büyüklüğünü dile getirmesi, O’na yalvarması, O’na şükretmesi, O’nu övmesi demektir. Dua, Allah-insan ilişkisini şekillendiren bir davranış biçimidir. Dua, kişinin hiç bir aracıya ihtiyaç duymadan, doğrudan kendini yaratanla iletişim kurmasını sağlar. Duada insanın özgürlüğü ve aynı zamanda sorumluğu esastır. Dua Yüce Allah’ın her bir bireye değer vermesinin belirgin bir ifadesidir. Bu durum Kur’an’da şöyle ifade edilmiştir. “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” Furkan suresi 77. ayet Dua, öncelikle bir değişim çağrısıdır. Çünkü duada, mevcut durum beğenilmemekte, onun yerine farklı bir durum veya mevcut durumun daha da iyi olması istenilmektedir. Özellikle istek dualarında Allah’tan bu dünyadaki bir durumu değiştirmesi talebi vardır. İşte bu değişim talebinde insanın rolü ve sorumluluğu nedir? Bu değişimde insanın rolü ve sorumluluğu, söz ve davranış bütünlüğü (fiili dua) olması gerektiğidir. Allah’a yapılan sözlü isteklerin sadece söz kalıplarına mahkûm edilmesi eksik bir talep biçimidir. Duayı yapan kişinin duasının kabul edilmesinde en önemli etken o kişinin eylemidir. Sözlü dualar kulun Allah’a söylemek istediği şeyleri sözlü olarak veya kalben ifade etmesidir. Burada kul belli bir ifade tarzıyla isteğini Allah’a bildirmektedir. Fiili dua ise sözlü olarak Allah’tan istenen şeyin yerine gelmesine zemin hazırlamak üzere, kulun elinden gelen gayreti göstermesi şeklinde yapılan duadır. Yapılan sözlü duaların mutlaka fiilen desteklenmesi gerekmektedir. Yani bir şey istenmeden önce o isteğin gerçekleşmesi için gereken şartların ve sebeplerin insan gücü oranında mutlaka yapılması gerekir. İnsan Rabbi’nden iyilik istemeli ve iyiliği yaşamada Rabb’inden destek beklemelidir. Ancak bu desteğin gerçekleşmesi için kulun adım atması gerekir. Çünkü insan kendisini değiştirmek istemedikçe Allah, onu değiştirmez. Bu durum “Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.” Rad suresi 11. ayeti ile ifade edilmiştir. Bu dünyada gerçekleşmesi istenilen somut isteklerde çalışmak önemli bir unsurdur. Çünkü özgür ve sorumlu birey olmanın gereğini yerine getirmeden sadece kolay yoldan talep eden olma, sorumlu bir insan olma anlayışına aykırıdır. Çoğu durumda dua, sorumluluktan kaçmak, tembellik, eylemsizlik ifade etmekte;  dua eden insanlar, dualarının gerçekleşmesi hususunda bir çaba ortaya koymamaktadır. Bazen dua yapan insan kendisi hiçbir çaba sarf etmeden Allah’a havaleci bir yaklaşımla hatta Allah’a emir ifade eden sözlerle dua etmektedir. Böylelikle dua eden insan, umutsuz, çabasız, kaderci zihniyetle dua etmekte; bu ise değiştiren, değişim çağrısı olan dua olmamaktadır. Dua edecek kişinin önce isteğini elde etmede gereken gayreti göstermesi gerekir. Aksi takdirde kişi, kendi yapması gerekenleri yapmayınca sorumluluğunu yüklenmek yerine, ortaya çıkan olumsuz durumun sorumluluğunu başkasına yükler. Daha da ileri giderek sorumluluğu en yüce olana yükleme düşüncesi bulunmaktadır. Hatta  “Allah benim dualarımı kabul etmiyor”  noktasına bile varabilir. Kur’an-ı Kerim, insanı sorunlar karşısında teslimiyete değil, mücadeleye davet etmektedir. Kur’an’da dua ile çalışma iç içedir. Konu ile ilgili iki ayet örnek verelim. “Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevk etti. Hurma dalını kendine doğru silkele ki, taze, olgun hurmalar üzerine dökülsün.” Meryem suresi 23 ve 25. ayet.ᅠ “İki topluluk birbirini görünce Musa’nın arkadaşları, ‘Eyvah yakalandık’ dediler. Musa, ‘Hayır, asla! Doğrusu Rabbim benimle beraberdir, bana yol gösterecektir.’ dedi.  Bunun üzerine, Biz Musa’ya  ‘Değneğinle denize vur’ diye bildirdik. Hemen deniz ikiye yarıldı. Her parçası yüce bir dağ gibi oldu. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.” Şuara suresi 61-65. ayetler. Bu ayetlerde şu noktaya dikkati çekmek istiyoruz. Hz. Meryem ıssız bir yerde tek başınadır. Kendisine en ufak bir yardımda bulunacak bir kimsesi de olmadığını düşünmektedir ve açlık hissetmektedir. Yüce Allah Hz. Meryem’i bir çabaya davete etmektedir. “Hurma dalını kendine doğru silkele ki, taze, olgun hurmalar üzerine dökülsün.” Hz. Musa’nın olayında ise Firavun ve askerlerinin zulmünden kurtulmak için halkıyla beraber yola çıktığında duada bulunmuştur. Yüce Allah duanın kabulünden önce Hz. Musa’dan bir harekette bulunmasını istemektedir. Dua, pasif bir kader anlayışının aksine aktif bir süreçtir ve eylem ile iç içedir. Çünkü pasif olan bir davranıştan hiç bir üretken güç çıkamaz. Dua ise, üretken bir güçtür. Dinamik bir süreçtir. Pasif bir durumda yapılan duanın ise pek anlamı olmayacaktır. Öyle ki dua eden kişinin, istediği için gerekli olanları yapmamış olması duanın anlamına terstir. Bu anlamda Allah’a yapılan gerçek dua, işin sonudur. Konumuzu şu dua örnekleri ile bitirelim. Allah’ım! Yalnız sana kul olur ve yalnız senden yardım dileriz.  Bizi doğru yoluna kabul et. Ya Rabbi! İyiliklerin hâkim olduğu bir dünyayı hep birlikte imar edebilmek için bizlere yardım eyle! Gelecek nesillerimize daha güzel, daha yaşanabilir bir yeryüzü bırakabilmeyi bizlere lütfeyle! Ali RIZA