ADALET

ADALET

ADALET Adalet, bir toplumun medeniyet ölçüsüdür. Adalet, Allah’ın bir lütfudur. Belirli bir cinse, ırka, soya verilmiş değil, insan olan herkese Rabbimizin sunduğu bir ikramdır. Adalet, hem  bir ahlaki erdem, hem hukuki bir kural ve hem de felsefi bir ilke olarak ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem  (a.s.) zamanından beri bütün dünyada kullanılmakta ve bilinmektedir. Adalet: Lügatte; Doğru bir yola yönelmek, eşit ve dengeli olmak, dengede tutmak, dengelemek, tartmak gibi anlamlara gelir. Bundan dolayı da adaleti resimle ifade etmek gerektiğinde “terazi” resmi kullanılır. Terim olarak adalet: Davranış ve hükümde doğru olmak, ölçülü haraket etmek, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak,eşit kılmak, hakkı layık olana vermek, haklıyı haksızdan ayırmak, haksıza hak ettiği cezayı ne eksik ne de fazla olmaksızın  hak ettiği kadar vermek gibi geniş bir anlamları kapsamaktadır. Adaletli olana “adil” denilir. Allah’ın güzel isimlerinden biri de yine bu sıfatı ifade eden “adl” dır. İslam ahlakçılarına göre adalet ferdi ve içtimai yapıda dirlik ve düzenliği, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine uygun yaşamayı sağlayan ahlaki erdem, diye tarif edilmiştir. İnsanlık tarihinde zayıf kuvvetlinin esiri olmuş, insanlık nice zulüm ve işkenceye şahit olmuş, hak kuvvetlinin elinde kalmış, Allah ve adalet unutulmuştur. Allah, adaleti yerine getirmek için peygamberler göndermiştir. Fakat insan menfaatine düşkündür. Menfaatine uyarsa adaleti uygulamış, menfaatine uymazsa adaleti uygulamamıştır. Adaleti uygulayacak insanlardır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde’inde “Bundan dolayı insanları tevhit inancına davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların keyiflerine uyma . Ve de ki; Ben Allah’ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum.” Şura suresi 15. ayet Kur’an-ı Kerimde ve hadislerde Ahlak: Düzen, denge, denklik, eşitlik, doğru yolu izleme, takvaya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık gibi anlamlarda kullanılmıştır. İslam, evrensel bir din ve hayat nizamı anlamında kullanılmıştır. İnsanın her yönünü (madde, ruh, biyolojik, sosyolojik, psikolojik) ile dikkate alır. Hiçbir yönünü ihmal etmez. İnfitar suresinde insanın fizyolojik yapısındaki uyum ahenk ve estetik görünüm,” Adalet”  kavramıyla ifade edilmektedir. “Ey insan! Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği şekilde birleştiren (şekil veren), ihsanı bol  Rabbine karşı seni aldatan nedir?” İnfitar suresi 6.7.8. ayetler Ayrıca adalet: Ruhi denge ve ahlaki kemaldir. “ Biz sizi vasat bir millet kıldık…..” Bakara suresi 143. Ayet Dengeli anlamdaki vasat kelimesi adalet manasında anlaşılmıştır. İslam ahlakı sosyal bünyede, aşırılıklardan uzaklığı, dengeli, uyumlu bir hayat tarzını öngörmüştür. Kur’an-ı Kerimde adalet sıfatından yoksun olan kişi dilsiz, aciz, hiçbir işe yaramayan hizmetçiye benzetilmiştir. Nahl suresi 76.ayet Adalet, olgunluk (kemal) sıfatıdır. “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir” Maide suresi 8. Ayet Adaletli söz söylenmesi; “Ölçüyü tartıyı adaletli yapın. Biz  herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman yakınlarınız dahi olsa adaleti gözetin.” En’am suresi 152. Ayet Mahkemede (hükümde) adalet, “ İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder….” Nisa suresi 58. Ayet  Beni  Mahzum  kabilesinden bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kureyşliler soylu bir kabileden olan bu kadının cezalandırılmasını istemiyorlardı. Zeydin oğlu Üsame’yi Peygamber Efendimiz(SAV) çok seviyordu. Onu kırmayacağını biliyorlardı. Üsame’yi aracı  koyarak  Peygamberimiz (SAV)in bu kadına ceza vermemesi için rica etmek üzere gönderdiler. Peygamberimiz (SAV) Üsame’ye şöyle buyurdu: Ey Üsame, Allah’ın koyduğu sınırlar (kanunlar) hakkında benden şefaat etmemi mi istiyorsun? Buyurdu. Sonra ayağa kalktı, insanlara şöyle hitap etti. Sizden önceki milletlerin helak olmasının sebebi şöyle idi:  Onlar, ileri gelenlerden biri hırsızlık yaparsa  onu cezalandırmazlardı. Zayıf, normal bir kişi hırsızlık yaparsa ona kanunu uygularlardı. Allah’a yemin olsun ki, şayet kızım Fatma da hırsızlık yapsaydı, onun elini  keserdim (kanunu uygulardım) buyurdu ve sonra oturdu. Bu kadına kanunun uygulanmasını (elinin kesilmesini) emretti. Ve kanun uygulandı. Kur’an-ı Kerimde adaletin ölçüsü hakkaniyettir. Adalete, hakka uymakla ulaşılır.Şahsi menfaat temini, akrabalık, düşmanlık, soylu, aşağı tabakadan olma, beden ve ruhi bakımdan kusurluluk (engellilik) adalet ilkesinden sapmayı mazur göstermez. Allahuteala yeryüzünde adaleti gerçekleştirmek için kitap ve peygamber gönderdiği gibi ahirette de adaletle hükmedecektir. “ (O zaman) zulmeden herkes yeryüzündeki bütün servete sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu  feda eder. Ve azabı gördükleri zaman için için yanarlar. Aralarında adaletle hükmolunur ve onlara zulmedilmez.” Yunus suresi 54. Ayet Cuma hutbesinde hatiplerin hutbeden inmeden önce okudukları  Nahl suresinin 90. ayeti üç şeyi yapmayı, üç şeyden de sakınmayı emrediyor. “ Allah adaleti, ihsanı (iyiliği) ve akrabaya yardımı emreder. Fuhuştan, kötülükten ve azgınlıktan men eder.Tutasınız diye size öğüt verir.” Ayetlerde ve hadislerde emredilen adaletin kapsamı oldukça geniştir. İnsan, hayatının her alanında, davranışlarda, hüküm ve karar vermede, sevmede, ilgi göstermede, yönetim işlerinde ve eğitimde dosdoğru haraket etmek, düzgün iş yapmak, herkesin hakkını vermek adalettir. İslam adil kişileri övmüş, adaletten ayrılarak, haksızlık yapan, zulme sapmış olan zalimleri de hem kötülemiş hem de yakıcı bir azapla tehdit etmiştir. Mustafa Koçyiğit Vakıf Müdürü Emekli Müftü